Fatih Tezcan / www.AnalizMerkezi.com
Konu benim gündemime Prof. Dr. Mehmet Bayrakdarın Dinlerarası Diyalog ve Başkalaştırılan İslâm başlıklı makalesi ile girmişti. (İslâmi Araştırmalar, c.20, sy.3, syf.290, TEK-DAV Yayını, Ankara, 2007)
Şöyle ki;
Kurandan İdrake Yansıyanlar adlı kitabında Fethullah Gülen, Meryem Suresi 17. ayetin meâlini, kendi ifadesiyle şöyle veriyor:
Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti.Ruhumuzu göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü (Meryem Suresi-17.Ayet)
Fethullah Gülen sonra şu yorumunu ilâve ediyor:
Acaba ne idi bu ruh? Hemen büyük çoğunluğu itibariyle bütün tefsirler, ayeti kerime de:
ruhumuzu gönderdik
diye belirtilen ruhun Cebrail (a.s.) olduğunu ifade etmektedirler. Ne var ki, burada Kuran Ruh tabirini kullanıyor; ruhun tayinin de ise ihtilaf vardır.İhtimalin sınırları ise ihtilafın çerçevesini aşkındır; hatta Efendimizin ruhunu içine alacak kadar da geniştir.Evet bu da muhtemeldir; zira Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka bir hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helal olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi; zira o bir münasebetle Hz. Meryemin kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu. Bu açıdan da Ruhun Efendimizin ruhu olabileceği de ihtimal dâhilindedir
(Fethullah Gülen: Kurandan İdrake Yansıyanlar, İstanbul, 2000, s. 247-248.)
Fethullah Gülen, cümlesinin sonunda bu konuda başka kanıtlar (?) bulunmadan kat'iyet ifade etmeyeceğini belirtiyorsa da, söz konusu çok şüphe çeken bir zorlamayla yaklaşıp, ayete işkence ederek böyle ütopik ve Kurana aykırı bir şekilde yorumladıktan sonra ne kıymeti kalıyor?
Algıyı olgunun önüne geçirdikten sonra ne kıymeti kalıyor?
Saf zihinlere Peygamberlerinin aslında dünyanın en kalabalık mensuba sahip dininin Peygamberinin de babası olduğu rüşvetini verip, karşılığında Müslüman talebeler ve kendisine bir şekilde güvenmiş koca bir cemaat, farkında olmadan Hz.İsa merkezli diyalog zeminine çekildikten sonra, ne kıymeti kalıyor?
Üstelik konuyla alakalı şüpheye mahal bırakmayacak şekilde muhkem Kur'an ayeti varken!
Tembel talebelerin bile bildiği üzere İslam'da "nass'ın olduğu yerde içtihada mahal olmaz" iken yani kesin muhkem Kur'an ayeti'nin değindiği konuda alternatif yorum getirmek, İslam'a uygun olmuyor iken, Fethullah Gülen, kendi yorumuna Hz.Peygamberi de ortak ederek -haşa- O, Hz.Meryemin kendisiyle nikâhlandığına işâret buyuruyordu. diyor.
Gülen'in sözünü ettiği işâret, Kenzul-Ummaldaki bir rivayettir.
Hadis uydurma yani kaynak olarak gösterilmesi, Peygamberin sahih hadisinde dile getirdiği üzere, 'cehennemde kendine yer hazırlamaya' karşılık geliyor.
Rivayet zincirlerindeki sıkıntılar bir yana konulup hadis sahihmiş gibi ele alınsa bile,
Hz. Peygamberin Hz.Meryem ile nikâhının ve zevceleşmesinin Ahirette, Cennette olacağını söylediği görülüyor. (Bu nikahlanma olayına eserin 146 nolu dip notu ile Gülen, Ali el-Muttaki nin Kenzul-Umma -l (11/424) adlı eserinden dayanak gösteriyor.Ancak nedense rivayetin metnini vermiyor.Oysa orada Hz.Peygambere isnad edilen söz şudur: Sad İbn Cünadeden, Allah Resûlü dedi: Cennette Allah beni İmrân kızı Meryem, Firavunun hanımı ve Musanın kız kardeşi ile evlendirecek
Bu rivayet farklı ravilerden az çok farklarla Taberânî: Mucemul-Kebîr, VI, 52, no: 5485;Heysemî: Mecmua, IX, 128, gibi diğer kaynaklarda da geçmektedir.Ancak hadis, sahih veya sahihe yakın hadisleri topladığı söylenilen Kütub-i Sittede bile yok.)
O zaman sorun ne?
Fethullah Gülen, Hz.Meryem ile Hz.Muhammed'i Neden Nikahladı?
Gülen bu din, akıl ve mantık dışı yorumlarıyla Hz.İsanın babasının yani Hz.Meryem'in kocasının -haşa- Hz. Muhammed olduğunu iddia ederken ve buna kitabında yer vererek ABDde olanlardan habersiz cemaate duyururken amacı ne?
İşte burada 'Emperyalizm'in Dinler Arası Diyalog Operasyonu' ve bu operasyondaki Gülenizm faktörü akla geliyor...
Yoksa İslam'da hangi sözün ne zaman hadis olarak kabıl edilip edilemeyeceğini, mevzu (uydurma) hadisi sanki gerçekmiş gibi nakletmenin vebalini veya başka bir bağlamda ifade edilmiş Peygamber sözünü kendi sözüne adeta yalancı şahid kılmak için kırpmanın ve bağlamından koparmanın ne derece büyük bir günah içerdiğini Fethullah Gülen'in bilmediğini düşünmek için, Fethullah Gülen Düşmanlığı gibi eklektik bir sığlıktan boğulmak gerekiyor.
Hayır, öyle değil; Gülen emekli bir vaiz ve bunları pekala çok iyi biliyor!
O halde?
"Hz.Meryem kimseyi hayal etmemişti, ona tertemiz biri yaklaşabilirdi, o da Hz.Muhammed olabilirdi" gibi din ve mantık dışı bir ifadenin maksadı olarak, hayatları arasında 600 yüzyıl olan Hz.Meryem annemizi ve Hz.Muhammed efendimizi değil de, Emperyalizm'in Dinler arası Diyalog Operasyonu'na gönüllü veya farkındalıksız bir Hizmet hamlesi ve Hz.İsanın etrafında temerküz etmiş bir faaliyet olarak, Hıristiyanlığı ve İslâmı evlendirmeye yönelik girişim şüphesi doğuyor.
Kuran-ı Kerim, hassas konuyla ilgili Meryem Suresi gibi müstakil bir sure tahsis ediyor ve surenin 20.ayetinde Hz.Meryem Yahudilere bana bir beşer dokunmadığı halde
diyerek iman edenlere bütün yorum ve tahmin kapılarını kapatıyorken,
ABDde yaşayan emekli vaiz Fethullah Gülenin Hz.Meryeme ancak Hz.Muhammed dokunmuş olabilir imâsının arka planında, Hz.İsa merkezli bir düşün dünyası oluşturarak Emperyalizmin Dinler Arası Diyalog Operasyonuna Hizmet yatmıyorsa, başka ne gibi bir amaç olabilir?
Evet, bu konuyu Kur'an'a arz ettiğimizde karşımıza 2 ayet çıkar ve "Dur! Bu konuda yorum hakkın yok!" der.Bunlardan biri Meryem Suresi 20.ayettir ve o ayette biz Meryem annemizin yahudilere karşı hitaben "bana bir beşer değmedi" dediğini öğreniriz.
Hicab ile ifade ediyorum ki, Fethullah Gülen'in sorguladığımız sözleri için "Hz.Muhammed'in kendinden değil ruhundan söz ediyor" diyenlerle de karşılaşılıyor. İşte o noktada da Kur'an Kehf Suresi 110.ayetteki Allah'ın Peygamberine Hitabı ile, bu konuda laobaliyete müsaade etmiyor:
"De ki, ben de sizin gibi bir beşerim!..."
Yani Peygamberimizi, doğumundan 6 asır öncesine götürüp Hz.Meryem ile -haşa- nikahlamak için, İslam Dini'nin ne Kitabı ne Hadisi izin veriyor! Burada akla, Fethullah Gülen'in Neo-Platonizm/Yeni Eflatunculuk safsatasına olan bağlılığı konuşulabilir ki, bu ayrı ve uzun bir bahistir.
Bizce her şey net ama sanırız sonra çokça üzülmemek için, Kuranın bir diğer kritik ayeti olan Tevbe Suresinin 31.ayetine, daha doğrusu bu ayetin ışığında Adiyy bin Hatem ile Alemlere Rahmet Peygamberimizin arasında geçen diyalogdaki Peygamber Tefsirine çok dikkat etmek gerekiyor.
Ayette Allah,
Onlar, ahbarları (dîn adamlarını) ve ruhbanları (rahipleri) ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'tan başka Rab'ler edindiler. Oysa tek bir ilâha kul olmalarından başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah Onların şirk koştukları şeylerden, münezzehtir. buyuruyor.
Hrıstiyan iken Müslüman olan Adiyy bin Hatemin Peygamberimize gelip ayetin bağlamını sorması üzerine Allahın Resulü, kanaat önderlerinin her dediğini benimsemenin, helal dediğine helal, haram dediğine haram demenin, yani Allahın çizdiği çerçeveleri kaale almadan kendi zannınca veya kalabalık etrafınca yüceleştirilmiş kimlikleri izlemenin, ayette sakınılması gereken Şirkin tam da kendisi olduğunu ifade ediyor.
Allah muhafaza buyursun
Kendisine beşer değmeyen Meryemin Rabbi,
Kulluğuna beşer değdirmeyenlere, yeter...
************************************************
İSLAM DÜŞMANI ORYANTALİSTLERDEN ,MÜSTEŞRİKLERDEN
isra*17:85 - Ey Muhammed! Sana ruhtan soruyorlar. De ki: "Ruh Rabbimin bildiği bir iştir ve size ilimden ancak az bir şey verilmiştir."
Konu benim gündemime Prof. Dr. Mehmet Bayrakdarın Dinlerarası Diyalog ve Başkalaştırılan İslâm başlıklı makalesi ile girmişti. (İslâmi Araştırmalar, c.20, sy.3, syf.290, TEK-DAV Yayını, Ankara, 2007)
Şöyle ki;
Kurandan İdrake Yansıyanlar adlı kitabında Fethullah Gülen, Meryem Suresi 17. ayetin meâlini, kendi ifadesiyle şöyle veriyor:
Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti.Ruhumuzu göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü (Meryem Suresi-17.Ayet)
Fethullah Gülen sonra şu yorumunu ilâve ediyor:
Acaba ne idi bu ruh? Hemen büyük çoğunluğu itibariyle bütün tefsirler, ayeti kerime de: ruhumuzu gönderdik diye belirtilen ruhun Cebrail (a.s.) olduğunu ifade etmektedirler. Ne var ki, burada Kuran Ruh tabirini kullanıyor; ruhun tayinin de ise ihtilaf vardır.İhtimalin sınırları ise ihtilafın çerçevesini aşkındır; hatta Efendimizin ruhunu içine alacak kadar da geniştir.Evet bu da muhtemeldir; zira Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka bir hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helal olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi; zira o bir münasebetle Hz. Meryemin kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu. Bu açıdan da Ruhun Efendimizin ruhu olabileceği de ihtimal dâhilindedir (Fethullah Gülen: Kurandan İdrake Yansıyanlar, İstanbul, 2000, s. 247-248.)
Fethullah Gülen, cümlesinin sonunda bu konuda başka kanıtlar (?) bulunmadan kat'iyet ifade etmeyeceğini belirtiyorsa da, söz konusu çok şüphe çeken bir zorlamayla yaklaşıp, ayete işkence ederek böyle ütopik ve Kurana aykırı bir şekilde yorumladıktan sonra ne kıymeti kalıyor?
Algıyı olgunun önüne geçirdikten sonra ne kıymeti kalıyor?
Saf zihinlere Peygamberlerinin aslında dünyanın en kalabalık mensuba sahip dininin Peygamberinin de babası olduğu rüşvetini verip, karşılığında Müslüman talebeler ve kendisine bir şekilde güvenmiş koca bir cemaat, farkında olmadan Hz.İsa merkezli diyalog zeminine çekildikten sonra, ne kıymeti kalıyor?
Üstelik konuyla alakalı şüpheye mahal bırakmayacak şekilde muhkem Kur'an ayeti varken!
Tembel talebelerin bile bildiği üzere İslam'da "nass'ın olduğu yerde içtihada mahal olmaz" iken yani kesin muhkem Kur'an ayeti'nin değindiği konuda alternatif yorum getirmek, İslam'a uygun olmuyor iken, Fethullah Gülen, kendi yorumuna Hz.Peygamberi de ortak ederek -haşa- O, Hz.Meryemin kendisiyle nikâhlandığına işâret buyuruyordu. diyor.
Gülen'in sözünü ettiği işâret, Kenzul-Ummaldaki bir rivayettir.
Hadis uydurma yani kaynak olarak gösterilmesi, Peygamberin sahih hadisinde dile getirdiği üzere, 'cehennemde kendine yer hazırlamaya' karşılık geliyor.
Rivayet zincirlerindeki sıkıntılar bir yana konulup hadis sahihmiş gibi ele alınsa bile,
Hz. Peygamberin Hz.Meryem ile nikâhının ve zevceleşmesinin Ahirette, Cennette olacağını söylediği görülüyor. (Bu nikahlanma olayına eserin 146 nolu dip notu ile Gülen, Ali el-Muttaki nin Kenzul-Umma -l (11/424) adlı eserinden dayanak gösteriyor.Ancak nedense rivayetin metnini vermiyor.Oysa orada Hz.Peygambere isnad edilen söz şudur: Sad İbn Cünadeden, Allah Resûlü dedi: Cennette Allah beni İmrân kızı Meryem, Firavunun hanımı ve Musanın kız kardeşi ile evlendirecek Bu rivayet farklı ravilerden az çok farklarla Taberânî: Mucemul-Kebîr, VI, 52, no: 5485;Heysemî: Mecmua, IX, 128, gibi diğer kaynaklarda da geçmektedir.Ancak hadis, sahih veya sahihe yakın hadisleri topladığı söylenilen Kütub-i Sittede bile yok.)
O zaman sorun ne?
Fethullah Gülen, Hz.Meryem ile Hz.Muhammed'i Neden Nikahladı?
Gülen bu din, akıl ve mantık dışı yorumlarıyla Hz.İsanın babasının yani Hz.Meryem'in kocasının -haşa- Hz. Muhammed olduğunu iddia ederken ve buna kitabında yer vererek ABDde olanlardan habersiz cemaate duyururken amacı ne?
İşte burada 'Emperyalizm'in Dinler Arası Diyalog Operasyonu' ve bu operasyondaki Gülenizm faktörü akla geliyor...
Yoksa İslam'da hangi sözün ne zaman hadis olarak kabıl edilip edilemeyeceğini, mevzu (uydurma) hadisi sanki gerçekmiş gibi nakletmenin vebalini veya başka bir bağlamda ifade edilmiş Peygamber sözünü kendi sözüne adeta yalancı şahid kılmak için kırpmanın ve bağlamından koparmanın ne derece büyük bir günah içerdiğini Fethullah Gülen'in bilmediğini düşünmek için, Fethullah Gülen Düşmanlığı gibi eklektik bir sığlıktan boğulmak gerekiyor.
Hayır, öyle değil; Gülen emekli bir vaiz ve bunları pekala çok iyi biliyor!
O halde?
"Hz.Meryem kimseyi hayal etmemişti, ona tertemiz biri yaklaşabilirdi, o da Hz.Muhammed olabilirdi" gibi din ve mantık dışı bir ifadenin maksadı olarak, hayatları arasında 600 yüzyıl olan Hz.Meryem annemizi ve Hz.Muhammed efendimizi değil de, Emperyalizm'in Dinler arası Diyalog Operasyonu'na gönüllü veya farkındalıksız bir Hizmet hamlesi ve Hz.İsanın etrafında temerküz etmiş bir faaliyet olarak, Hıristiyanlığı ve İslâmı evlendirmeye yönelik girişim şüphesi doğuyor.
Kuran-ı Kerim, hassas konuyla ilgili Meryem Suresi gibi müstakil bir sure tahsis ediyor ve surenin 20.ayetinde Hz.Meryem Yahudilere bana bir beşer dokunmadığı halde diyerek iman edenlere bütün yorum ve tahmin kapılarını kapatıyorken,
ABDde yaşayan emekli vaiz Fethullah Gülenin Hz.Meryeme ancak Hz.Muhammed dokunmuş olabilir imâsının arka planında, Hz.İsa merkezli bir düşün dünyası oluşturarak Emperyalizmin Dinler Arası Diyalog Operasyonuna Hizmet yatmıyorsa, başka ne gibi bir amaç olabilir?
Evet, bu konuyu Kur'an'a arz ettiğimizde karşımıza 2 ayet çıkar ve "Dur! Bu konuda yorum hakkın yok!" der.Bunlardan biri Meryem Suresi 20.ayettir ve o ayette biz Meryem annemizin yahudilere karşı hitaben "bana bir beşer değmedi" dediğini öğreniriz.
Hicab ile ifade ediyorum ki, Fethullah Gülen'in sorguladığımız sözleri için "Hz.Muhammed'in kendinden değil ruhundan söz ediyor" diyenlerle de karşılaşılıyor. İşte o noktada da Kur'an Kehf Suresi 110.ayetteki Allah'ın Peygamberine Hitabı ile, bu konuda laobaliyete müsaade etmiyor:
"De ki, ben de sizin gibi bir beşerim!..."
Yani Peygamberimizi, doğumundan 6 asır öncesine götürüp Hz.Meryem ile -haşa- nikahlamak için, İslam Dini'nin ne Kitabı ne Hadisi izin veriyor! Burada akla, Fethullah Gülen'in Neo-Platonizm/Yeni Eflatunculuk safsatasına olan bağlılığı konuşulabilir ki, bu ayrı ve uzun bir bahistir.
Bizce her şey net ama sanırız sonra çokça üzülmemek için, Kuranın bir diğer kritik ayeti olan Tevbe Suresinin 31.ayetine, daha doğrusu bu ayetin ışığında Adiyy bin Hatem ile Alemlere Rahmet Peygamberimizin arasında geçen diyalogdaki Peygamber Tefsirine çok dikkat etmek gerekiyor.
Ayette Allah,
Onlar, ahbarları (dîn adamlarını) ve ruhbanları (rahipleri) ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'tan başka Rab'ler edindiler. Oysa tek bir ilâha kul olmalarından başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah Onların şirk koştukları şeylerden, münezzehtir. buyuruyor.
Hrıstiyan iken Müslüman olan Adiyy bin Hatemin Peygamberimize gelip ayetin bağlamını sorması üzerine Allahın Resulü, kanaat önderlerinin her dediğini benimsemenin, helal dediğine helal, haram dediğine haram demenin, yani Allahın çizdiği çerçeveleri kaale almadan kendi zannınca veya kalabalık etrafınca yüceleştirilmiş kimlikleri izlemenin, ayette sakınılması gereken Şirkin tam da kendisi olduğunu ifade ediyor.
Allah muhafaza buyursun
Kendisine beşer değmeyen Meryemin Rabbi,
Kulluğuna beşer değdirmeyenlere, yeter...
Şöyle ki;
Kurandan İdrake Yansıyanlar adlı kitabında Fethullah Gülen, Meryem Suresi 17. ayetin meâlini, kendi ifadesiyle şöyle veriyor:
Sonra, insanlardan gizlenmek için bir perde germişti.Ruhumuzu göndermiştik de ona tam bir insan olarak görünmüştü (Meryem Suresi-17.Ayet)
Fethullah Gülen sonra şu yorumunu ilâve ediyor:
Acaba ne idi bu ruh? Hemen büyük çoğunluğu itibariyle bütün tefsirler, ayeti kerime de: ruhumuzu gönderdik diye belirtilen ruhun Cebrail (a.s.) olduğunu ifade etmektedirler. Ne var ki, burada Kuran Ruh tabirini kullanıyor; ruhun tayinin de ise ihtilaf vardır.İhtimalin sınırları ise ihtilafın çerçevesini aşkındır; hatta Efendimizin ruhunu içine alacak kadar da geniştir.Evet bu da muhtemeldir; zira Hz. Meryem çok afife ve nezihe bir kadındı. Bu itibarla da gözlerinin içine başka bir hayal girmemişti ve girmemeliydi de. Ona sadece kendisine helal olan biri bakmalıydı. O da olsa olsa Efendimiz olabilirdi; zira o bir münasebetle Hz. Meryemin kendisiyle nikâhlandığına işaret buyuruyordu. Bu açıdan da Ruhun Efendimizin ruhu olabileceği de ihtimal dâhilindedir (Fethullah Gülen: Kurandan İdrake Yansıyanlar, İstanbul, 2000, s. 247-248.)
Fethullah Gülen, cümlesinin sonunda bu konuda başka kanıtlar (?) bulunmadan kat'iyet ifade etmeyeceğini belirtiyorsa da, söz konusu çok şüphe çeken bir zorlamayla yaklaşıp, ayete işkence ederek böyle ütopik ve Kurana aykırı bir şekilde yorumladıktan sonra ne kıymeti kalıyor?
Algıyı olgunun önüne geçirdikten sonra ne kıymeti kalıyor?
Saf zihinlere Peygamberlerinin aslında dünyanın en kalabalık mensuba sahip dininin Peygamberinin de babası olduğu rüşvetini verip, karşılığında Müslüman talebeler ve kendisine bir şekilde güvenmiş koca bir cemaat, farkında olmadan Hz.İsa merkezli diyalog zeminine çekildikten sonra, ne kıymeti kalıyor?
Üstelik konuyla alakalı şüpheye mahal bırakmayacak şekilde muhkem Kur'an ayeti varken!
Tembel talebelerin bile bildiği üzere İslam'da "nass'ın olduğu yerde içtihada mahal olmaz" iken yani kesin muhkem Kur'an ayeti'nin değindiği konuda alternatif yorum getirmek, İslam'a uygun olmuyor iken, Fethullah Gülen, kendi yorumuna Hz.Peygamberi de ortak ederek -haşa- O, Hz.Meryemin kendisiyle nikâhlandığına işâret buyuruyordu. diyor.
Gülen'in sözünü ettiği işâret, Kenzul-Ummaldaki bir rivayettir.
Hadis uydurma yani kaynak olarak gösterilmesi, Peygamberin sahih hadisinde dile getirdiği üzere, 'cehennemde kendine yer hazırlamaya' karşılık geliyor.
Rivayet zincirlerindeki sıkıntılar bir yana konulup hadis sahihmiş gibi ele alınsa bile,
Hz. Peygamberin Hz.Meryem ile nikâhının ve zevceleşmesinin Ahirette, Cennette olacağını söylediği görülüyor. (Bu nikahlanma olayına eserin 146 nolu dip notu ile Gülen, Ali el-Muttaki nin Kenzul-Umma -l (11/424) adlı eserinden dayanak gösteriyor.Ancak nedense rivayetin metnini vermiyor.Oysa orada Hz.Peygambere isnad edilen söz şudur: Sad İbn Cünadeden, Allah Resûlü dedi: Cennette Allah beni İmrân kızı Meryem, Firavunun hanımı ve Musanın kız kardeşi ile evlendirecek Bu rivayet farklı ravilerden az çok farklarla Taberânî: Mucemul-Kebîr, VI, 52, no: 5485;Heysemî: Mecmua, IX, 128, gibi diğer kaynaklarda da geçmektedir.Ancak hadis, sahih veya sahihe yakın hadisleri topladığı söylenilen Kütub-i Sittede bile yok.)
O zaman sorun ne?
Fethullah Gülen, Hz.Meryem ile Hz.Muhammed'i Neden Nikahladı?
Gülen bu din, akıl ve mantık dışı yorumlarıyla Hz.İsanın babasının yani Hz.Meryem'in kocasının -haşa- Hz. Muhammed olduğunu iddia ederken ve buna kitabında yer vererek ABDde olanlardan habersiz cemaate duyururken amacı ne?
İşte burada 'Emperyalizm'in Dinler Arası Diyalog Operasyonu' ve bu operasyondaki Gülenizm faktörü akla geliyor...
Yoksa İslam'da hangi sözün ne zaman hadis olarak kabıl edilip edilemeyeceğini, mevzu (uydurma) hadisi sanki gerçekmiş gibi nakletmenin vebalini veya başka bir bağlamda ifade edilmiş Peygamber sözünü kendi sözüne adeta yalancı şahid kılmak için kırpmanın ve bağlamından koparmanın ne derece büyük bir günah içerdiğini Fethullah Gülen'in bilmediğini düşünmek için, Fethullah Gülen Düşmanlığı gibi eklektik bir sığlıktan boğulmak gerekiyor.
Hayır, öyle değil; Gülen emekli bir vaiz ve bunları pekala çok iyi biliyor!
O halde?
"Hz.Meryem kimseyi hayal etmemişti, ona tertemiz biri yaklaşabilirdi, o da Hz.Muhammed olabilirdi" gibi din ve mantık dışı bir ifadenin maksadı olarak, hayatları arasında 600 yüzyıl olan Hz.Meryem annemizi ve Hz.Muhammed efendimizi değil de, Emperyalizm'in Dinler arası Diyalog Operasyonu'na gönüllü veya farkındalıksız bir Hizmet hamlesi ve Hz.İsanın etrafında temerküz etmiş bir faaliyet olarak, Hıristiyanlığı ve İslâmı evlendirmeye yönelik girişim şüphesi doğuyor.
Kuran-ı Kerim, hassas konuyla ilgili Meryem Suresi gibi müstakil bir sure tahsis ediyor ve surenin 20.ayetinde Hz.Meryem Yahudilere bana bir beşer dokunmadığı halde diyerek iman edenlere bütün yorum ve tahmin kapılarını kapatıyorken,
ABDde yaşayan emekli vaiz Fethullah Gülenin Hz.Meryeme ancak Hz.Muhammed dokunmuş olabilir imâsının arka planında, Hz.İsa merkezli bir düşün dünyası oluşturarak Emperyalizmin Dinler Arası Diyalog Operasyonuna Hizmet yatmıyorsa, başka ne gibi bir amaç olabilir?
Evet, bu konuyu Kur'an'a arz ettiğimizde karşımıza 2 ayet çıkar ve "Dur! Bu konuda yorum hakkın yok!" der.Bunlardan biri Meryem Suresi 20.ayettir ve o ayette biz Meryem annemizin yahudilere karşı hitaben "bana bir beşer değmedi" dediğini öğreniriz.
Hicab ile ifade ediyorum ki, Fethullah Gülen'in sorguladığımız sözleri için "Hz.Muhammed'in kendinden değil ruhundan söz ediyor" diyenlerle de karşılaşılıyor. İşte o noktada da Kur'an Kehf Suresi 110.ayetteki Allah'ın Peygamberine Hitabı ile, bu konuda laobaliyete müsaade etmiyor:
"De ki, ben de sizin gibi bir beşerim!..."
Yani Peygamberimizi, doğumundan 6 asır öncesine götürüp Hz.Meryem ile -haşa- nikahlamak için, İslam Dini'nin ne Kitabı ne Hadisi izin veriyor! Burada akla, Fethullah Gülen'in Neo-Platonizm/Yeni Eflatunculuk safsatasına olan bağlılığı konuşulabilir ki, bu ayrı ve uzun bir bahistir.
Bizce her şey net ama sanırız sonra çokça üzülmemek için, Kuranın bir diğer kritik ayeti olan Tevbe Suresinin 31.ayetine, daha doğrusu bu ayetin ışığında Adiyy bin Hatem ile Alemlere Rahmet Peygamberimizin arasında geçen diyalogdaki Peygamber Tefsirine çok dikkat etmek gerekiyor.
Ayette Allah,
Onlar, ahbarları (dîn adamlarını) ve ruhbanları (rahipleri) ve Meryem oğlu Mesih'i Allah'tan başka Rab'ler edindiler. Oysa tek bir ilâha kul olmalarından başka bir şeyle emrolunmadılar. O'ndan başka ilâh yoktur. Allah Onların şirk koştukları şeylerden, münezzehtir. buyuruyor.
Hrıstiyan iken Müslüman olan Adiyy bin Hatemin Peygamberimize gelip ayetin bağlamını sorması üzerine Allahın Resulü, kanaat önderlerinin her dediğini benimsemenin, helal dediğine helal, haram dediğine haram demenin, yani Allahın çizdiği çerçeveleri kaale almadan kendi zannınca veya kalabalık etrafınca yüceleştirilmiş kimlikleri izlemenin, ayette sakınılması gereken Şirkin tam da kendisi olduğunu ifade ediyor.
Allah muhafaza buyursun
Kendisine beşer değmeyen Meryemin Rabbi,
Kulluğuna beşer değdirmeyenlere, yeter...
************************************************
İSLAM DÜŞMANI ORYANTALİSTLERDEN ,MÜSTEŞRİKLERDEN