22 Mayıs 2016 Pazar

NEBEVÎ HADİSLERDE GELECEĞİ HABER VERİLEN MEHDİ KURULMASI MÜSLÜMANLARA FARZ OLAN RAŞİDÎ HİLAFET DEVLETİ’NİN BİR HALİFESİDİR

Bilhassa günümüzde müslümanlar arasında hem kendilerini hem de tüm insanlığı içinde bulundukları zulüm, zulümattan, zaafiyetten, dalalet ve cehaletten kurtarıp nura / aydınlığa, hidayete ve adalete kavuşturacak bir kurtarıcı beklentisi içinde oldukları gözlemlenmektedir. Bu beklenilen kurtarıcının bazı Nebevi hadislerde geleceği haber verilen “Mehdi” olduğu da söylenmektedir.

Fakat şu da gözlemlenmektedir ki, bu tür bir “Mehdi” yada “kurtarıcı” beklentisi onlarda içinde bulundukları o çağdaş cahiliyye ve tağuti sistemlerin neden olduğu zulüm, zulümat, cehalet, dalalet ve ahlaksızlığın egemen olduğu olumsuz durumdan kurtulmak için çalışmak azmi ve gayretini artırması gerekirken bilakis her şeyi bekledikleri “kurtarıcıya” havale ederek atalet ve tembelliğe sevk etmektedir. ‘Nasıl olsa Mehdi yakında gelecek ve bizi o kurtaracak, bizim şimdi bir şey yapmamıza gerek yok, biz Mehdiye asker olacağız...’ Bu ve benzeri anlayışlar içerisinde yerlerinde çakılıp kalarak onca zulüm ve zulümatı, çağdaş cahiliyye kirliliğini, pisliğini, münkerlerini sineye çekmektedirler. Oturup Mehdiyi bekleyerek, anın / içinde bulundukları zamanın farzının sorumluluklarından kurtulacakları vehmine kapılmaktadırlar. Şunu peşinen söyleyelim ki, böylesi bir anlayış ve beklenti tamamen İslam dışıdır. İşte bu yazımızda bu konunun anlaşılmasına katkıda bulunmaya gayret sarf edeceğiz inşaallah. Tevfik Allah’tandır.

İslam aleminde Mehdi anlayışı:

İki türlü “Mehdi” anlayışı vardır.

1-Halkın birçoğunda yaygın olan Mehdi anlayışı.

Buna göre;

‘Ahir zamanda –ki o yakındır- Mehdi gelecektir. O kutsaldır, olağanüstü güçlerle donatılmıştır, çok güçlüdür. Bütün kafir ve zalim ordularını yenip hem müslümanları hem de tüm insanlığı kurtaracaktır. Mehdi olduğu için yaptığı her şey doğrudur, hata yapmaz. Allah ona doğrudan yol gösterir ve yardım eder. O halde bize düşen ise; onun gelmesini bekleyip gelince ona tabi olmaktır. Zaman sabırla beklemek zamanıdır. Şimdi biz bir şey yapamayız...’ anlayışıdır.

2-İslam’daki Mehdi anlayışı:

Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’den rivayet edilen bazı hadislerde geleceğinden bahsedilen; fısk, fucur, küfür, zulüm ve zulümat ile dolmuşken yeryüzünü hidayet, nur / aydınlık, esenlik ve adaletle dolduracak bir Mehdi anlayışı. Bu konudaki bazı hadisler şunlardır:

Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

يَكُونُ فِي آخِرِ أُمَّتِي خَلِيفَةٌ يَحْثِي الْمَالَ حَثْيًا لا يَعُدُّهُ عَدَدًا

“Ümmetimin sonunda bir halife olacak, malı (dağıtırken) adetle saymayacak, avuçla avuçlayacaktır.” 1


Ebu Said el-Hudri yoluyla rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

َ يَكُونُ فِي أُمَّتِي الْمَهْدِيُّ إِنْ قُصِرَ فَسَبْعٌ وَإِلا فَتِسْعٌ فَتَنْعَمُ فِيهِ أُمَّتِي نِعْمَةً لَمْ يَنْعَمُوا مِثْلَهَا قَطُّ تُؤْتَى أُكُلَهَا وَلا تَدَّخِرُ مِنْهُمْ شَيْئًا وَالْمَالُ يَوْمَئِذٍ كُدُوسٌ فَيَقُومُ الرَّجُلُ فَيَقُولُ يَا مَهْدِيُّ أَعْطِنِي فَيَقُولُ خُذْ

“Üm­metim içinde Mehdî olacak. Kalışı az olursa, ye­di, yoksa dokuzdur. Onun zamanında ümmetim daha önce benzerini katiyyen görmedikleri nimet­lere garkolacaklardır. (Dünya) bütün gıdalarını ortaya dökecek onlardan hiçbir şey gizlemeyecektir. O gün mal yığın yığın olacak ve bir adam kalkıp: Ey Mehdî bana ver, diyecek, o da: İstediğin kadar al, diye cevap verecektir” 2


Cabir Radıyallahu anh anlatıyor: “Resulullah Aleyhissalâtu Vesselâm buyurdular ki:

َلا تَزَالُ طَائِفَةٌ مِنْ أمَّتِي يُقَاتِلُونَ عَلى الْحقِّ ظَاهِرينَ الى يَوْمِ الْقِيَامَةِ. فَيَنْزِلُ عِيسى ابْنُ مَرْيَمَ فَيَقُولُ أمِيرُهُمْ: تَعالَ صَلِّ لَنَا. فَيَقُولُ: َ. إنَّ بَعْضَكُمْ عَلى بَعْضٍ أُمَراءُ، تَكْرِمَةِ اللّهُ تَعالى لِهذِهِ ا‘مَّةِ

“Ümmetimden bir grup, hak için muzaffer şekilde mücadeleye kıyamet gününe kadar devam edecektir. O zaman İsa İbnu Meryem de iner. Bu Müslümanların emiri der ki: ‘Gel bize namaz kıldır’. Fakat o ( İsa aleyhisselam): ‘Hayır! Allah’ın bu ümmete bir ikramı olarak siz birbirinize emîrsiniz’ der.”3


Ebu Said el-Hudri yoluyla rivayet edildiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

أُبَشِّرُكُمْ بِالْمَهْدِيِّ يُبْعَثُ فِي أُمَّتِي عَلَى اخْتلافٍ مِنْ النَّاسِ وَزلازِلَ فَيَملأ الأرْضَ قِسْطًا وَعَدْلا كَمَا مُلِئَتْ جَوْرًا وَظُلْمًا يَرْضَى عَنْهُ سَاكِنُ السَّمَاءِ وَسَاكِنُ الأرْضِ يَقْسِمُ الْمَالَ صِحَاحًا فَقَالَ لَهُ رَجُلٌ مَا صِحَاحًا قَالَ بِالسَّوِيَّةِ بَيْنَ النَّاسِ قَالَ وَيَملأ اللَّهُ قُلُوبَ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ غِنًى وَيَسَعُهُمْ عَدْلُهُ حَتَّى يَأْمُرَ مُنَادِيًا فَيُنَادِي فَيَقُولُ مَنْ لَهُ فِي مَالٍ حَاجَةٌ فَمَا يَقُومُ مِنْ النَّاسِ إِلا رَجُلٌ فَيَقُولُ ائْتِ السَّدَّانَ يَعْنِي الْخَازِنَ فَقُلْ لَهُ إِنَّ الْمَهْدِيَّ يَأْمُرُكَ أَنْ تُعْطِيَنِي مَالا فَيَقُولُ لَهُ احْثِ حَتَّى إِذَا جَعَلَهُ فِي حِجْرِهِ وَأَبْرَزَهُ نَدِمَ فَيَقُولُ كُنْتُ أَجْشَعَ أُمَّةِ مُحَمَّدٍ نَفْسًا أَوَعَجَزَ عَنِّي مَا وَسِعَهُمْ قَالَ فَيَرُدُّهُ فَلا يَقْبَلُ مِنْهُ فَيُقَالُ لَهُ إِنَّا لا نَأْخُذُ شَيْئًا أَعْطَيْنَاهُ فَيَكُونُ كَذَلِكَ سَبْعَ سِنِينَ أَوْ ثَمَانِ سِنِينَ أَوْ تِسْعَ سِنِينَ ثُمّ لا خَيْرَ فِي الْعَيْشِ بَعْدَهُ أَوْ قَالَ ثُمَّ لا خَيْرَ فِي الْحَيَاةِ بَعْدَهُ

“Size Mehdi’yi müjdelerim. O, insanların ihtilaf ve (içtimai) sarsıntılar içinde bulundukları bir sırada ümmetime gönderilir. O, daha önce zulüm ve çevirle dolu olan dünyayı adalet ve insaf ile doldurur. Ondan yer ve gök ehli razıdır. O malı insanlar arasında eksiksiz bir şekilde eşit olarak dağıtır. Allah Ümmeti Muhmmed’in kalblerini zenginlikle doldurur ve adaleti onların hepsini kapsayacaktır. O kadar ki nida eden kimseye ‘Kimin ihtiyacı varsa bana gelsin’diye nida etmesi emrolunduğunda bir kişiden başka kimse gelmez. O kimse istekte bulunur. O da ‘hazinedara git sana versin’ der. O da ‘Mehdi’nin gönderdiğini’ söyleyerek hazinedardan gücü yettiğince mal alır, fakat daha sonra pişman olarak, ‘Ben herkesten daha mı muhtacım ki, kimse gitmedi ben gittim’ diyerek, aldığı malı iade etmek ister, o zaman hazinedar şöyle der: ‘Biz verdiğimizi geri almayız’. Bu devir yedi, sekiz veya dokuz sene devam eder. Bundan sonraki hayatta ise hayır yoktur.”4

ينزل بأمتي في آخر الزمان بلاء شديد من سلطانهم لم يسمع بلاء أشد منه ، حتى تضيق عنهم الأرض الرحبة ، وحتى يملأ الأرض جورا وظلما ، لا يجد المؤمن ملجأ يلتجئ إليه من الظلم ، فيبعث الله عز وجل رجلا من عترتي ، فيملأ الأرض قسطا وعدلا ، كما ملئت ظلما وجورا ، يرضى عنه ساكن السماء وساكن الأرض ، لا تدخر الأرض من بذرها شيئا إلا أخرجته ، ولا السماء من قطرها شيئا إلا صبه الله عليهم مدرارا ، يعيش فيها سبع سنين أو ثمان أو تسع ، تتمنى الأحياء الأموات مما صنع الله عز وجل بأهل الأرض من خيره

Ebu Said el-Hurdi’den rivayet edilen hadisi şerifte Resulü Ekrem Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Ahir zamanda ümmetimin başına, sultanlarından / yöneticilerinden daha önce işitmedikleri şiddetli belalar gelir öyle ki yeryüzü onlara dar gelir. Yeryüzü zulüm ve cevr ile öyle dolar ki mü’min o zulümden iltica edeceği / kaçıp sığınacağı bir yer bulamaz. Bunun üzerine Allah Teala benim hanedanımdan bir kimseyi gönderir de o, daha önce zulüm ve çevirle dolu olan yeryüzünü adalet ve insaf ile doldurur. Ondan (yani Mehdi’den) gökyüzü sakinleri de yeryüzü sakinleri de razı ve hoşnut olurlar. O zaman yeryüzü de bitkilerinden hiçbirini eksik bırakmayacak ve muhakkak onları kemali ile bitirip ortaya çıkaracaktır, gökyüzü de yağmurdan hiçbir şeyi esirgemeyecek ve cömertçe bol yağdıracaktır O (İmam Mehdi) bu adalet ve bolluk içinde yedi yıl, yahut da sekiz yıl veya dokuz yıl yaşayacaktır. Hatta yaşayanlar Allah’ın yeryüzü ehline vermiş olduğu bu hayrı görmeleri için ölülerin de hayatta olmalarını temenni edeceklerdir.”5

Nebi Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

سَيَكُونُ مِنْ بَعْدِي خُلَفَاءُ، وَمِنْ بَعْدِ الْخُلَفَاءِ أُمَرَاءُ، وَمِنْ بَعْدِ الأُمَرَاءِ مُلُوكٌ، وَمِنْ بَعْدِ الْمُلُوكِ جَبَابِرَةٌ، ثُمَّ يَخْرُجُ رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ بَيْتِي يَمْلأُ الأَرْضَ عَدْلا كَمَا مُلِئَتْ جَوْرًا،

"Benden sonra halifeler bulunacaktır. Halifelerden sonra emirler, emirlerden sonra krallar, krallardan sonra da zorba / tiran / zâlim yöneticiler olacaktır. Daha sonra ehl-i beyt'imden bir adam çıkacak, yeryüzü zulümle dolduğu gibi onu adaletle dolduracaktır."6

Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ

"Nübüvvet Allah'ın dilediğince aranızda kalacaktır. Allah onu kaldırmayı dilediği zaman kaldırır. Sonra Nübüvvet yolu üzerinde bulunan hilâfet olur. Allah'ın bulunmasını dilediği kadar kalır. Sonra ısırıcı melikler dönemi gelir. Allah'ın bulunmasını dilediği kadar bulunur. Allah kaldırmayı dilediği zaman onu kaldırır. sonra zorba iktidarlar gelir. Allah'ın dilediği kadar kalırlar. Allah dilediği zaman onu da kaldırır. Sonra Nübüvvet yolu üzere hilâfet gelir. Sonra sustu."7


Mehdi’nin vazifesi

Bu hadislerde doğrudan yada dolaylı olarak geleceği bahsedilen Mehdi’nin misyonunun / vazifesinin şunlar olduğu anlaşılmaktadır:

-Tüm davranışları insanların tamamı için “hidayet” olarak gönderilen Kur’an ve Sünnete göre olacak. Yani Muhammed Sallallahu Aleyhi Vesellem’in getirdiği “hidayete” tabi olacaktır.

-Bütün müslümanları, Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in siyah bez üzerinde beyaz yazılı Kelimei Tevhid bayrağı ve Raşidi Hilafet Devleti çatısı altında “İslam kimliğinde” birleştirecektir. Böylelikle Allahu Teala’nın şu talebleri gerçekleşmiş olacaktır:


وَاعْتَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ

“Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an ve Sünnete) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.”8


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا ارْكَعُوا وَاسْجُدُوا وَاعْبُدُوا رَبَّكُمْ وَافْعَلُوا الْخَيْرَ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

وَجَاهِدُوا فِي اللَّهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِّلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمينَ مِن قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيدًا عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاء عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللَّهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ

“Ey iman edenler, rükû edin, secde edin, Rabbinize kulluk edin ve hayır işleyin ki kurtuluşa eresiniz.

Allah adına gerektiği gibi cihad edin. O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim'in dini(nde olduğu gibi). O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur'an'da) da sizi ‘müslümanlar’ olarak isimlendirdi; Resul sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye. Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah'a sarılın. Sizin Mevlanız O'dur. İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı.”9


-Yeryüzünün tamamında Allah’ın dini İslam’ı hakim kılacak, küfrün ve zulmün, zulümatın / karanlıkların / kirliliklerin, fitne ve fesadın yani tüm cahiliyye ve tağuti devletlerinin ve ideolojilerin egemenliğine son verecek yeryüzünü İslam hidayeti, nuru / aydınlığı, esenliği, rahmeti, bereketi ve adaleti ile dolduracaktır. Böylelikle Allahu Teala’nın Kuran’daki şu haberleri gerçekleşmiş olacaktır:


وَلَقَدْ كَتَبْنَا فِي الزَّبُورِ مِن بَعْدِ الذِّكْرِ أَنَّ الأرْضَ يَرِثُهَا عِبَادِيَ الصَّالِحُونَ إِنَّ فِي هَذَا لَبَلاغًا لِّقَوْمٍ عَابِدِينَ

“Andolsun, biz Zikir'den sonra Zebur'da da: "Şüphesiz yeryüzüne salih kullarım varisçi olacaktır" diye yazdık. Gerçekten bunda (Allah’a) kulluk eden bir toplum için yeterli açık bir mesaj vardır.”10


وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

“Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri halife (güç ve iktidar sahibi) kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halife kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini hakim kılacağına, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar Bana kulluk eder ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”11


هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ الْمُشْرِكُونَ

“Müşrikler istemese de O dini (İslam'ı) bütün dinlere zahir / hakim kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur.”12


Bu ayetler ve hadisler bizim geleceğe ümitle bakmamızı gerekli kılmaktadırlar. Müslümanlar içerisinde bulundukları onca olumsuzluklara, kötü şartlara rağmen dinleri olan İslam’a imanlarını ve İslam’ın üstünlüğüne güvenlerini kaybetmemeliler. İslam üstündür, hiçbir şey ondan üstün sayılmaz. İstikbal kesinlikle İslam’ındır. Yeryüzünün tamamı Dar-ül İslam / İslam Ülkesi olacaktır. Mehdi ile ilgili hadislerden bu gerçekleri okumak gerekir.

Mehdi ne değildir

Yukarıda geçen hadislerde de geleceği haber verilen Mehdi inanç esaslarımıza göre:

-Yeni bir hidayet, risalet, şeriat, din getirici değildir. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’den sonra artık nebi ve resul gelmeyecektir, dolayısıyla yeni bir din ve şeriat da gelmeyecektir.

-Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in Şeriatından başkasına tabi olan değildir. Sadece İslam Şeriatına tabidir.

-Masum ve kutsal değildir. Şeriata tabii oldukca mehdidir.

-Beşer üstü, olağanüstü bir varlık değildir. Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in soyundan da olsa bir beşerdir. Çünkü Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in kendisi de beşerdir.

-Mucizesi olmayacaktır. Çünkü mucizeleri ancak nebi ve resuller gösterir.


Mehdiyi belirlemekte ölçü


O halde bir kimsenin ‘ben mehdiyim’ demesi ile onun ardından gidilir mi?.. Mehdi olduğu nasıl anlaşılır?.. Ölçü, onun şekli şemali ve olağanüstü halleri değildir. Ölçü, Kur’an ve Sünnet’tir. Onun tüm sözleri ve fiilleri Kur’an ve Sünnete göre ise, onlara aykırı davranmıyorsa, ondan sapmıyorsa, Kur’an ve Sünnete bağlılıkta muttaki, muhlis, muhsin ise, adaletle İslam’ın hükümlerini uyguluyorsa yani raşid ise o zaten mehdidir. Aynen Ebubekir, Ömer, Osman, Ali Radıyallahu Anhum efendilerimizin raşidlikleri ve mehdiliklerinin zahir oluşu gibi.. Nitekim Resulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem de “raşid halifeleri” şu hadisi şerifte “mehdi” olarak vasfetmiştir:


Mehdi bir Raşid Halifedir

Irbaz b. Sâriye'nin şöyle dediği rivayet edildi:

"Birgün Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vesellem bize namaz kıldırdı. Sonra bize dönüp çok te­sirli bir va'z etti. Bu va'zdan dolayı gözler yaşarıp kalpler ürperdi. Der­ken bir konuşmacı: "Ey Allah'ın rasulü bu veda eden bir kimsenin va'zına benziyor. Bize neyi tavsiye edersiniz?" dedi. Bunun üzerine (Resulullah) dediki:

أُوصِيكُمْ بِتَقْوَى اللَّهِ وَالسَّمْعِ وَالطَّاعَةِ وَإِنْ عَبْدًا حَبَشِيًّا فَإِنَّهُ مَنْ يَعِشْ مِنْكُمْ بَعْدِي فَسَيَرَى اخْتِلافًا كَثِيرًا فَعَلَيْكُمْ بِسُنَّتِي وَسُنَّةِ الْخُلَفَاءِ الْمَهْدِيِّينَ الرَّاشِدِينَ تَمَسَّكُوا بِهَا وَعَضُّوا عَلَيْهَا بِالنَّوَاجِذِ وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الأُمُورِ فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلالَةٌ

"Size Allah'dan korkmanızı (başınızdaki idareciler) Habeşli bir kö­le olsa bile (onları) dinleyip, itaat etmenizi tavsiye ederim. Çünkü benden sonra sizden kim yaşarsa o, pek çok ihtilaflara şahid olacaktır. Binaenaleyh size gereken, sünnetime ve raşid mehdi halifelerin sünnetine sarılmaktır. Bu sünnetlere (adeta) dişlerinizi (bir daha çıkmamak üzere iyice) batırınız. Sizi (din adına) sonradan ortaya atılan işlerden sakındırırım. Çünkü (din adına) sonradan orta­ya atılan her iş bid'attır ve her bid'at dalalettir / sapıklıktır."13


İşte Ahirzamanda geleceği haber verilen “mehdi” onlar gibi “raşid bir halifedir.” Zira bu konudaki naslara bütüncül bakıldığında bunun dışındaki mehdi anlayışlarının İslam dışı olduğu anlaşılır. Nitekim müfessir, muhaddis, tarihçi İbn Kesir de bu konuda şöyle demektedir:


"Mehdî, Ahirzamanda ortaya çıkacak Raşid Halifelerden ve kamil manada hidayete ulaşmış imamlardan biridir. O Rafizîlerin Sammera'dan çıkacağını beklediği mehdî değildir. Onların mehdîlerinin bir hakikatı yoktur. İddialarına göre o, Muhammed b.Hasan el-Askerî'dir. Beş yaşında iken bir evin bodrumuna girip gizlenmiştir. Bizim anlattığımız Mehdî, Resülullah'tan varid olan hadîslerde zikredilmistir. Ahirzamanda gelecektir. Hz. İsa'nın nüzulünden önce zuhur edeceğini tahmin ediyorum. Nitekim hadîsler de buna delalet eder."14


Mehdi, raşid halifelerden birisi olduğuna göre Raşidi Hilafet Devleti kurulmadan ortaya çıkacak her mehdilik iddiası inandırıcı olmayacaktır. Tarihte olduğu gibi hep istismar konusu olacaktır.

Çünkü mehdiliğin ispatı ancak; uygulamaları, söz ve fiilde tutarlı şekilde İslam hidayetine / risaletine / şeriatına tabi olmasıdır. Başka bir delil yoktur. Başka bir şekilde kişinin mehdiliğini ispatlaması da sözkonusu değildir. Velev ki olağanüstü bazı işler de yapsa bu o kişinin mehdiliğini belgelemez. Zira geleceğinden haber verilen Deccalın bazı olağanüstü işler ile insanları saptıracağından bahsediliyor. O halde Mehdi ile Deccal arasındaki en belirgin fark Mehdi’nin Kur’an ve Sünnete söz ve fiillerinde tutarlı bir şekilde kamilen uyması, tabi olmasıdır. Haram işliyor, bidatları yapıyor, İslam’da olmayan şeyleri İslam’danmış gibi gösteriyorsa, hak ve batılı karıştırıyor ise, mesela laikliğin, sekülarizmin İslam ile bağdaştığını, demokrasinin, cumhuriyetin, liberalizmin, sosyalizmin, kapitalizmin İslam ile uyuştuğunu söylerse, uçsa da kaçsa da, ağzıyla kuş tutsa da ancak bir deccal olur, asla Mehdi olamaz. Çünkü hidayetten sapmıştır. Bu konular ise içtihad konusu değildir.


Mehdi ile ilgili Nebevi haberlerin bize yüklediği yükümlülük

Onun için ins ve cin şeytanlarının bin bir türlü tuzaklarına, vehimlerine, vesveselerine karşı uyanık olmak, Kur’an ve Sünneti tek ölçü, kriter almak gerekir. Nitekim Allah’ın Resulü Sallallahu Aleyhi Vesellem’in her kafadan bir sesin çıktığı fitne ve cahiliyye kara dalgalarının baskın olduğu günümüz ortamında hidayetten sapmamamız için bize gösterdiği kurtuluş limanına sığınmamız gerekir. O liman ise; Kur’an ve Sünnet’tir. Ona ters düşen her şey terkedilir. Onda olamadığı halde ondandır iddiası ile ortaya konulan her şey yani her bidat red olunur:


وَإِيَّاكُمْ وَمُحْدَثَاتِ الأُمُورِ فَإِنَّ كُلَّ مُحْدَثَةٍ بِدْعَةٌ وَكُلَّ بِدْعَةٍ ضَلالَةٌ

“Sizi (din adına) sonradan ortaya atılan işlerden sakındırırım. Çünkü (din adına) sonradan orta­ya atılan her iş bid'attır ve her bid'at dalalettir / sapıklıktır."15


Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

مَنْ أَحْدَثَ فِي أَمْرِنَا هَذَا مَا لَيْسَ مِنْهُ فَهُوَ رَدٌّ

"Bizim bu dinimizden olmayan bir hususu sonradan ihdas eden reddolunur.”16


تَرَكْتُ فِيكُمْ أَمْرَيْنِ لَنْ تَضِلُّوا مَا تَمَسَّكْتُمْ بِهِمَا كِتَابَ اللَّهِ وَسُنَّةَ نَبِيِّهِ

"Size öyle bir şey bıraktım ki, ona sarıldığınız müddetçe yolunuzu saptırmazsınız . Bunlar Allah’ın Kitabı ve Nebisinin Sünnetidir."17


O halde bugün müslümanlara düşen vazife oturarak ataletle Mehdi beklemek değil de raşid halifelerden birisi olan Mehdi’nin de yöneteceği Raşidi Hilafet Devletini kurmak için çalışmaktır.. Çalışmayı da ihlas, ihsan ve sadece Allah’a tevekkül ederek, nusreti sadece O’ndan bekleyerek, Allahu Teala’nın şu vaadine ve Resulü’nün müjdesine güvenerek basiet üzere yapmaktır:


وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُم مِّن بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْنًا يَعْبُدُونَنِي لَا يُشْرِكُونَ بِي شَيْئًا وَمَن كَفَرَ بَعْدَ ذَلِكَ فَأُوْلَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ

“Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri halife (güç ve iktidar sahibi) kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halife kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini hakim kılacağına, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar Bana kulluk eder ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.”18


Resul Sallallahu Aleyhi Vesellem şöyle dedi:

. ...ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ

“…Sonra Nübüvvet yolu üzere hilâfet gelir. Sonra sustu."19



1 (Müslim: Fiten,67-2913)

2 (İbn Mace: 4073)

3 (Müslim; İman 247)

4 (Müsned Ahmed, 10898)

5 (Hakim, El-Mustedrek Ala Al-Sahihayn 8570)

6 (Taberani, Mu’cem ul-Kebir, 18372)

7 (Ahmed, Müsned 17680)

8 (Ali İmran: 103)

9 (Hacc: 77-78)

10 (Enbiya:105-106)

11 (Nur:55)

12 (Tevbe:33)

13 (Ebu Davud: 3991, Tirmîzî, ilim 16; îbn Mâce, mukaddime 16;

Ahmed b. Hanbel, IV, 126, 127)

14 (İbn Kesir, Alamatu Yevmi'lKıyame, (nşr. Abdullatif Asur), s. 24)

15 (Ebu Davud: 3991, Tirmîzî, ilim 16; îbn Mâce, mukaddime 16;

Ahmed b. Hanbel, IV, 126, 127)

16 (Buhari, 2499; Müslim, 3242; Ebu Davud, 3990; İbni Mace, 14;

Ahmed b. Hanbel, 25124)

17 (Malik, Camia, 1395)

18 (Nur:55)

19 (Ahmed, Müsned 17680)

www.islamiyontem.net

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder